top of page

Mutluluk Birbirine Benzer, Benzersiz Olan Bakmadığımız Yerden Çıkar

  • Yazarın fotoğrafı: denizgumustekin
    denizgumustekin
  • 23 Şub 2021
  • 3 dakikada okunur

Yeni yıl reklamları, yılbaşı kampanyaları televizyonda dönmeye sosyal medyada paylaşılmaya başladı Dünyanın insan yükünü taşımaktan yorulduğu, doğanın sesini yükselttiği, insanların kişisel sığınaklarına çekildiği bir yıl oldu. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüzde kayıtsız izleyeceğimiz her şey gerçeklikte kendine yer buldu. Marketler yağmalandı, insan hayatının değeri rakamlarla anlatıldı, kapitalizm yara alırken herkes şifayı dönüp kendinde aradı. Kısa bir zaman sevginin nasıl bir şey olduğunu yeniden hatırladık. Ailelerimizin sesini daha çok duyduk, dostlarımız için endişelendik. Her sabah şehrin en uzun trafik ışığının geriye doğru sayışını izleyen boş gözlerimizi kalbimize yönelttik. Aslında herkese yetecek kadar çok zamanımız varmış, anladık. Bir yılı bitirmeye yaklaşırken yılsonu raporlarını çıkarıyoruz. Süper coşkuyla dinlediğimiz mutlu hikayeler, ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerimizin sebebi pişmanlıklar, mesafeyle baktığımız af dilemeler, heyecanına kapıldığımız çılgın hikayeler… Her biri reklamlarda görmek isteyeceğimiz sahneler. Gerçek sahneler, kanal kanal dolaşıp pazarlamacılık yapmayan hikayeler. Bu sene pandeminin etkisiyle çok fazla insan yeni yıla yalnız girecek, sevdikleri için endişelenerek gece yarısını edecek, o hiç gelmeyecek olan mesajı bekleyecek, pijamalarıyla yüzüncü defa aynı filmi izleyecek. Reklamların amacı kasadan ses getirmektir. Her biri kendi hedef kitlesinin sosyo-ekonomik şartlarına hitap edecek unsurlarla donatılır ve olta denize atılır. Yeni yıl da bunun için verimli zamandır.


ree

Bir reklam klişesi haline dönen müstakil mutluluklar, değişen ekonomik konjonktürün alt üst ettiği yaşamlara değinmez. Onlar, kaybolan orta sınıfın yerine pırıl pırıl evlerin içindeki sorunsuz aileleri koyar. Hediye verme zamanı demez, hediye almanın zamanı der. Kredisini anlatır, taksit seçeneklerinden bahseder, parayla mutluluk vaad eder. İnsan kusurlarıyla, yollar kıvrımlarıyla güzeldir. Hayatı da yolculukları da keşfetmeye değer kılan bunlardır. Anlatılacak olanlar da onların yaşamlarıdır. Mesela Tuğçe, platonik aşkını kendinden nasıl soğuttuğunu iyi bilir. Eli telefona gider gelir. Birbiri ardına sıralanan hikayeler arasında onun hayallerinin olmayacağını bilir; hayat ona o kadar sosyal değildir. İstediği hediye değil, bir mesajdır. Evde, 1.50’lik yılbaşı ağacı vardır. Ağaca dolanmış ışığın bir ucu yere doğru sarkmaktadır. Tuğçe ışığı izler, renkler yüzünde değişir. Kimse gelemeyecektir yanına pandemi vardır. X teknoloji firması yeni yıla dargın girilmesin demiştir. Sorunlar konuşularak çözülsün diye Powerbank hediye edecektir. Küs olduğun kişiyi etiketle, bir sana bir ona Powerbank hediye yazmıştır. Tuğçe’nin telefonuna bildirim gelir. Platonik aşkı onu etiketlemiştir. Çoktan umudunu kesmiş olan Tuğçe’nin şarjı biter, yetmez elektrikler kesilir. “Hayat bazen sadece mesaj verir.” Ürün satmayan, borçlandırmayan, empati ve hayal kurduran bir hikaye… Belki fazla umutlu ama yeni bir yıla giriyoruz di mi? Ürünlerin etiketlerindeki rakamlarla bize kur yapmadığı kesin ama kur dalgaları arasında kaybolan yaşamların gözden kaçtığı da doğru. Pandemide çok sayıda sağlık personeli yaşamını kaybetti. Markaların biraz uzaktan baktığı, yaparken nazlandığ,ı ama bunun bize ne faydası var diye yorumladığı sosyal sorumluluk projelerini duyurmak için bir fırsat, yeni yıl zamanı. Özel bir hastane hayatını kaybeden sağlık çalışanları anısına yapacağı sosyal sorumluluk projesiyle tıp öğrencilerine burs verebilir miydi? “Bilgilerinle yaşasın” Kuşkusuz! Kısa bir süre önce kedisini kaybetmiş küçük bir kızın, onu özleyişini, her gece onun fotoğrafına bakarak uyuyuşunu, ailesinin elinden bir şey gelmemesini dramatize etmeden ama etkileyici bir sinematografiyle gösterebilir miydik? Orta sınıfın neferi anne ve babasının gerçekçi bir beceriksizlikle, zorlanmayla, çabayla kedi şeklinde pasta yapmaya çalışmasını anlatabilir miydik? Ve konuyu yılbaşı gecesi pastanın içine giren kedinin anısına getirip, gözleri dolu ama pastayı mutlulukla yiyen o küçük kızın hikayesini izletebilir miydik? “Her anının bir tadı vardır Elbette. İstiyoruz ki hayat iyi değil muhteşem olsun. Ama olmayabiliyor. Bazen en etkileyici hikayeler yakaların renklerinden sıyrılıp bakmak istemediğimiz yerlerden çıkıyor. Belki de coğrafyamızın sınırları içinde basit hikayeleri anlatmaya, gerçekçi yalnızlıkları paylaşmaya, beklentilerin nasıl da farklı çözümler aramaya yönelttiğini anlatacak refah seviyesine sahip değiliz. Renkli kutunun ve piksellik parlak ekranların arasında gidip gelirken kendi gerçekliğini yaratmış yapay mutluluklarla sağaltıyoruz kendimizi… Reklamlar mı bunu yarattı yoksa tüketicilerin istekleri mi bunu oluşturdu hala tartışıladursun mutluluğu dört haneli kart şifresine saklayan reklamlar tüketim toplumumun meyve veren ağacı olmaya devam ediyor.


ree

Bir reklamcı olarak pek tabii ki sattıran fikirlerin peşindeyim, yeni bir yılla yeniliklere açılmanın umudu hariç! Evet, belki gidip bu hikayeleri anlatan markaların ürünleri satış grafiğini gökyüzüne kaldıramayacak ama önümüzde 365 yeni gün var! Sen onun hikayesini, sadece seni anlıyorum ve gel benden bir şey al demeden, iyi yıllar diliyorum dediğin için o seni tercih edecek. İyi olmalıyız, iyi bir yıl olmasını dilemeliyiz. Reklamın cüzdana bakan gözlerini tam da böyle bir zamanda gerçeklere yönelttiğimiz sürece daha iyi olacağız.


 
 
 

Yorumlar


© Copyright 2021
bottom of page