Körlemesine Kampanya
- denizgumustekin
- 23 Şub 2021
- 2 dakikada okunur
Eski reklamların bana çok sıcak ve sempatik gelen bir yanı var. Bir dönemin hem toplumsal hem de düşünsel izlerini görmekten keyif alıyorum. Kimi çalışmalarda zamanın ilerisindeki fikirler kimi çalışmalarda da içimizi ısıtan yaklaşımlar bulunuyor. Markette Pepsi’nin nostaljik çalışmasını görünce yüzümde yine bir gülümseme belirdi ve aynı anda reklamcılığın farklı tekniklerini düşünmeye başladım. Kendimi bildim bileli diyebileceğim kadar uzun bir zamandır Türkiye’de Pepsi için kör tadım testi yapılıyor. Olay yanılmıyorsam 1975 yılında Teksas’ta başlıyor. Bakın 1975 yılı diyorum! 44 yıl önce “bizim ürünümüz daha iyi” demek için tüketicilere markaları söylemeden ürünleri tattırıp, o an orada işte beğendiğiniz tat biziz diyorlar.

44 yıl sonra Pepsi’nin Türkiye’de hala aynı stratejiyi izleyerek kampanya yapması, hala kamu
sal alanlarda bi’ deneyin demeleri biraz körü körüne eskiyi yaşatma çabası oluyor. Birçok insan dışarıdan Pepsi’nin halini böyle yorumluyor. Gelelim 2004 yılına! Aradan çok zaman geçti, Coca Cola farkı iyice açtı ve bu işin içine bilim girmeye başladı. Boylar Tıp Fakültesi tüketicilerin Coca Cola ve Pepsi arasındaki tercihlerini açıkladı. Beyin üzerindeki etkileri ve faaliyet alanlarını tespit eden bu kör tadım testine katılan tüketicilerin %75’i Pepsi’yi tercih ederken, %25’i Coca Cola’yı beğendiğini söyledi. Aynı katılımcılar markaları bilerek tadım yaptıklarında işler tersine döndü ve %75 oranında Coca Cola tercih edildi. Nöropazarlama bence ufuk açıcı olduğu kadar tüketici hakkında da çok fazla bilgi veren bir yaklaşım. Markaları birkaç adım öne götürebilecek, tüketicinin dahi bilmediği kapıları açabilecek güce sahip. 2004 yılında elde edilen bu sonuçlar gösteriyor ki tüketici markasını bilmeden Pepsi’yi daha çok seviyor ama markasını bildiğinde Coca Cola’dan vazgeçmiyor. Marka bizim kim olduğumuzu gösteriyor, bizi tamamlıyor, hayata bakış açımızla, tarzımızla ilgili göstergeler sunuyor; bizi marka bazında bir topluluğun parçası yapıyor. Tüm bunlar markalar ile insanlar arasındaki bağın gücünü sağlamlaştırıyor. Markalar da bizim gibi kimliğe, davranışlara ve değerlere sahipler. Tüketici ortak değerleri gördükçe markaya daha farkla gözle bakmaya başlıyor.
Hali hazırda yaz bitmişken Pepsi’nin 2020 yol haritası ve stratejisi için bolca düşünme zamanı olacak. Sadece reklamcıların bildiği Nöropazarlama verilerinin dışında, tüketiciye daha yakın, daha çok hayatın içinden ve insanların kendilerini özdeşleştirebilecekleri kampanyalar yapmaları en azından Pepsi’yi ağız buruştan kör tadım testlerinden daha iyi konuşturabilir.
Gazlı içeceklerle hiç aram yoktur ama markalarla vardır.
Commentaires